Atık Pillerin Zararları Nelerdir? Evlerde, işyerlerinde, ulaşımda ve sanayide kullanılan birçok alet ve ekipmanda pil kullanılmaktadır. Atık piller; kağıt, metal ve cam gibi atıklara göre daha az hacme sahip olmalarına rağmen, onlardan… binlerce kat fazla doğal yaşama ve insanlığa zararlı ağır metaller içerirler. Atık haldeki piller ayrı bir yerde (naylon torba, kutu, kavanoz, vs.) biriktirilerek atık pil toplama kutularına atılmalı veya satın alındığı yere geri götürülmelidir. Atık piller uzun süre muhafaza edilmemelidir.
Dünyada pillerde kullanılan ağır metal miktarının azaltılmasında ana kriter;
1. Pillerde kullanılan ağır metal miktarını azaltmak,
2. Atık pilleri ayrı toplayarak, bunların çevreye zararlarını minimize etmektir.
Tüketiciler olarak pillerin tipine, üreticiye ve pazarlamacıya bakmaksızın tüm pilleri geri toplamalı ve geri dönüşüm kutusuna atmalıyız. Özellikle cıva oksit, gümüş oksit, nikel-kadmiyum veya sızdırmaz kurşun-asit bataryalar çöpe kesinlikle atılmamalıdır.
Çöpe atılan pillerdeki ağır metaller zamanla bozunarak serbest hale geçer,
sızıntı suyu ile birlikte yer altı sularının, toprağın ve yüzeysel suların kirlenmesine neden olur.
Piller çöpe atıldığı zaman katı atık depolama sahasında zamanla bozularak bazı tehlikeli ve zararlı maddeler serbest hale geçer. Bunlardan biri de cıvadır. Cıva doğada bozulmaz. Cıva ve cıva bileşikleri halk ve çevre sağlığı bakımından çok tehlikeli ve toksiktir. Akan pildeki cıva hızla deri veya solunum yolu ile vücuda girebilir. Bu maddenin eser miktarda suda bulunması dahi ciddi tehlike oluşturur. İçme suyu veya gıda zinciri yolu ile insan vücuduna giren cıva;
– Parastezi, ataksi, dişartri ve sağırlık gibi nörolojik bozukluklara,
– Merkezi sinir sisteminin tahribine ve kansere,
– Böbrek, karaciğer, beyin dokularının tahribine,
– Kromozonları tahrip edip sakat doğumlara, neden olmaktadır.
Piller çöpe atıldığı zaman depo sahasında piller bozularak kadmiyum ve bileşikleri serbest hale geçerek suya karışır. Ağır metaller içerisindeki en tehlikeli ve toksik maddelerden biri kadmiyumdur. Kadmiyumlu sızıntı suyu, içme suyunu ve toprağı kirleterek gıda zinciri ve içme suyu yolu ile insan vücuduna girer. Kadmiyum;
– İtai – itai ve akciğer hastalıklarına, prostat kanserine, kansızlığa, doku tahribine,
– Anfiyen ve kronik neval tübüler bozukluğa ve böbrek üstü bezlerin tahribine neden olur.
Kadmiyumun vücuttaki yarılanma ömrü 10-25 yıl arasında değişir. Dolayısıyla havada, gıdada ve içme suyunda kadmiyum bulundukça, kadmiyumun sudaki birikmesi artarak devam eder. İçme suyu veya gıda zinciri ile kadmiyumun %2’si vücutta birikirken, solunum yolu ile gelen kadmiyumun %10-50’si vücutta tutulur. Vücut kadmiyumu kalsiyum gibi algılar ve kadmiyum vücutta birikmeye başlar. Vücutta kalsiyum eksilmesinden dolayı kemikler yavaş yavaş zayıflamaya başlar. Ayakta durmak hatta öksürmek bile kemiklerin kırılmasına hatta iskelet ufalanarak neticede hastanın ölmesine neden olur.
Çöpe atılan pillerden kaynaklanan kurşun da önemli bir sağlık ve çevre tehdidi oluşturmaktadır. Kurşun vücuda solunum, içme suyu ve gıda zinciri yolu ile girer. Vücuda giren kurşun ciğerlere kadar ulaşır ve ciğerlerde yavaş yavaş absorbe edilerek kana karışır. Kurşunun kan yolu ile önce karaciğer, böbrek, beyin ve kas gibi yumuşak dokularda 35-40 gün bekledikten sonra kurşun metabolitleri yardımı ile kemik ve diş gibi sert dokularda yarılanma süresi 20 yıldır. Vücutta demir, kalsiyum eksik, D vitamini yüksekse kurşun fazla miktarda birikir.
0-6 yaş grubu çocuklar kurşun kirliliğine karşı yetişkinlere göre en az 4 kat daha fazla etkilenirler.
Kurşun; işitme bozukluğuna, sinir iletim sisteminde ve hemoglobin bileşiminde düşmeye, kansızlığa, mide ağrısına, böbrek ve beyin iltihaplanmasına, kısırlığa, kansere ve ölüme neden olmaktadır.